Saturday, November 27, 2010

Söylemiştim

Buluşmayacaktım onunla. Hani birdaha ne olursa olsun kesinlikle buluşmayacaktım onunla? Arama beni artık demiştim ona. Dinlemedi. Bu kaçıncı buluşmamız? Bugün kafeden kalktığımızda, iki adım önümden giderken birden bana döndüğünde, elimi tutmasını, kolunu omzuma atmasını diledim. Bir dokunuş. Iki arkadaş gibi değil, iki sevgili olarak dolaşmak istedim onunla. Dolanmak istedim ona. Çoktan ümidimi kesmiştim halbuki. Öyle sanıyordum. Yanılmışmıyım, bilemiyorum. Oysa hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorum. Ama biliyor olmak anlıyor olmak anlamına gelmiyor işte. Arkadaşta olmayacaktım onunla. Söylemiştim. ‘Dinleseydi keşke’ değil de, ‘iyiki dinlememiş’ dedirtecek anlar yaşatsaydı, yaşasaydık. Birdaha buluşmayacagım onunla.

Saturday, April 3, 2010

Olabilir

Öyle günler vardır ki, yeni keşfedipte favori ilan ettiğiniz o şarkıyı mırıldanarak uyanırsınız. Aynanın önüne geçip dans ederek güne başlarsınız. Gün boyunca ıslık çalarak, kolunuzda sepet, kır çiçekleri toplar misali halledersiniz işlerinizi. En son ne zaman bu kadar eğlendiginizi hatırlamadığınızı düşündürecek bir akşam geçirirsiniz. Kendinizi öyle iyi hissedersiniz ki, hayırdır diye korkarsınız bu sefer. Ama o gün başladığı gibi biter ve o güzelliği ile hafızanıza kazınır. Yüzünüzde bir tebessümle uykuya dalarsınız.

Herşeyin çok güzel olacağına inanmak istersiniz.

Monday, March 29, 2010

Belki..

Belki..
sende özlüyorsun.
sende üzülüyorsun.
ben bu satirlari yazarken, sende beni düsünüyorsun.
Belki..
ben senden haber beklerken, sen aramaktan vazgeciyorsun.
bende senden.
Belki..

If ever..

There are times when crying is so much a part of your life.
Not as a complement of laughing,
more like a necessity just like eating, drinking or sleeping.
When you have gotten so used to it, that you start wondering
if you haven't cried for a while..
Wondering when these times will be over.
If ever..

Friday, January 29, 2010

Serendipity

- the faculty of making fortunate and unexpected discoveries by accident